Bir zamanlar, Osmanlı sarayında çalışan genç bir nedime vardı.
Sessizliğiyle tanınır, kimsenin bilmediği şeyleri bilirdi.
Geceleri, haremde yankılanan ayak seslerini dinler, konuşulmayanları duyardı.
Ona, sırları saklasın diye bir çift küpe hediye edildi.
Saray kuyumcusunun özel tasarımıydı; gümüşü karanlığa benzer, ortasındaki taşlar ay ışığını içine çekerdi.
Derlerdi ki, bu küpeler kulağa takıldığında sadece kalbin sesi duyulurdu.
O yüzden kimse onlarla yemin etmezdi.
Çünkü kalp neyi saklıyorsa o ortaya çıkardı.
Yıllar geçti, saray sessizliğe büründü.
Ama bu küpeler hâlâ konuşmaz.
Çünkü onlar yalnızca dinlemek için var.
İLETİŞİME GEÇİN